İki Nefes
Ne var ki; bitişler ve doğuşlar birbirini ardınca ileri geldiğinden; hayatın telaşesinde bir hafif kuş kanadından tüy gibi; gayretsiz ve de pek doğal, süzülür iken, geriye rüzgarın nazından öteye, bi de üzerinde parıldayan güneşin ışıltısı kalır. O da bir an. Bir hayatın varlığına delalettir, namüsait; çılgınca ölüp doğan şu insanlar yığının ortasında. O da bir an. Ne soran oldu ne söyleyen, bilene değil bilmeyene hasreti ile yorgunluğundan sebep, öteye varıp da susmaya gayret, soluklandı. O da bir an. Hayat ya iki nefes arası; ne ara başladı ne ara yaşattı. Hayat hayat dediğin; o da bir an. Çeperi kuvvetli bir kabukta, sonsuz merhamette bir rahimde sarmalanmış olmasa idi; öyle bir fena öfke olurdu ki şu yaşamda yaşamaya, ne yer ne gök kalırdı sarsıntıdan. Denizler çağlar, ateşler dağlar; zerreler kaçışır, denkler çarpışır; var dediğin yok, yok dediğin var olurdu da; O da bir an. -